Transporter BoxSet


Jason Statham, Guy Ritchie'nin Lock, Stock and Two Smoking Barrels (1998) ve Snatch. (2000) filmlerinde oynadıktan sonra meşhur olan ve sinemaya giriş yaptığı bu gül gibi filmlerden sonra, Hollywood piyasasının aksiyoncu adamı olarak tanınacağı film tekliflerinin hepsini kabul eden bir İngiliz.. Ben olsam ben de her filmde oynardım, sözüm ona değil. Sözüm, piyasaya aslında, neden sürekli aynı tip filmlerle gidiyosunuz canım böyle adamlara.. Allahtan arada Revolver (2005)'le falan eski dünyasına dönüyo..


Luc Besson ve Robert Mark Kamen yazıyor, The Transporter diye bi karakter. Besson, Leon (1994)'un yazarı yönetiri.. Taşaklı yani baya.. Bakınca, bu filmdeki karakter, Frank Martin'de de ince bi Leon'luk var. Aslında iyi adam, iyi eğitimli falan, ama geçimini kötü adamlık yaparak sağlıyo..

Frank, aslında tam kötü adam da değil, taşıyıcı.. Çok iyi bi şoför, arabası falan janti.. Çoğu kişinin cesaret edip taşıyamayacağı özel teslimatları alıp götüren, götürdüğü şeyin ne olduğuyla ilgilenmeyen, kime kimden gittiği konusundaki belirsizliğin sert koruyucusu. İsim yok, paketi açmak yok, varış yeri şu varış süresi şu, bu kadar. Kuralları bozunca başına kesin bi şey geliyo.. Zaten başına gelen şeylerin çoğu kuralları bozduğu zamanlara denk geliyo..


The Transporter (2002)'da, Frank aldığı paketin içinde canlı bi şey olduğunu anlıyor, uzun yol olduğu için bagajdaki pakete su vermek için açıyor (açma işte di mi), aşırı tatlı bi Asyalı hatun, devamında kız işemek istiyor.. Al başına belayı, sonra kız kaçar gibi yapıyor. Teslimatın yapıldığı yerde paketi açmadığını falan söylüyo ama patron inanmıyo, Frank giderken yolda buna suikast düzenleniyo, sonra da işte intikam falan derken Frank kendini, Asya'dan konteynırlar içinde kaçak getirilen insanları kurtarmaya çalışırken buluyo..


Yönetmenleri Louis Leterrier ve Çinli Cory Yuen, aşırı tatlı Asyalı hatun da Tayvanlı Qi Shu.. Serinin yan karakterlerinden biri olacak olan ve Frank'in yardımcısı gibi takılan müfettiş Tarconi'yi Fransız François Berleand, kötü adamımızı da Amerikan Matt Schulze oynuyor. Schulze, Fast & Furious'ların Vince'i. Shu Qi de, New York, I Love You (2009)'da Fatih Akın'ın yönettiği kısımda oynayan ressamın aşık olduğu kız.. Bu arada zamanında izlerken pek anlamamışım ama dün hepsini arka arkaya izleyince fark ettim, oyuncu yönetimi, müzik kullanımı, sahne devamlılığı falan derken, en kötüsü bu ilk film.. Sonra sonra toparlamış.. Arabalı kovalama sahneleri olsun, tekme tokat girişme sahneleri olsun..


İkinci film Transporter 2 (2005), aynı zamanda The Incredible Hulk (2008)'ın da yönetmeni olan Fransız Louis Leterrier'a ait, bu sefer tek çalışmış. Yazarı değişmeyen serinin bu filmindeki kötü adamımızı ise Alessandro Gassman oynuyor. Bi arkadaşı tatile çıktığı için onun yerine bi çocuğun okul servisini çeken Frank, çocuğun annesinin azgın tavırlarına karşı koymaya çalışıyor. Çocuğun babasının düşmanları, çocuğu kaçırarak fidye istiyo gibi yapıp aslında çocuğun nefesinin hastalık yaymasını sağlayacak zehri enjekte planları yapıyorlar. Frank yine kendini işin içinde buluyor, panzehir peşinden dağları deliyor. Ayrıca bu filmle, Audi sponsorluğuna geçiliyor..


Çocuğun annesini Amber Valetta, Gassman'ın oynadığı kötü adamın yardımcısı seksi suikastçi psikopat kızı da Kate Nauta oynuyor. Kate bu filmle meşhur olup, bundan sonra da ne kadar skimsonik film varsa oynayan bi kız, yazık lan böyle kariyerlere de, hala en iyi filminin ilk filmin olması, hiç bi şey geliştirememen falan..


İkinci filmin sonunda telefon geliyor, Frank yeni bi iş alıyor bile..
Tutan ilk filmden sonra gelen filmin, hemen üçüncünün müjdesini vermesi sorunsalı..


Transporter 3 (2008), serinin en dandik filmi olarak dolaşır dillerde ama bence değil, hepsi aynı aslında... Taken 2 (2012) efsanesinin yönetmeni Olivier Megaton yönetmiş serinin bu filmini, yazar kadrosunda herhangi bir değişiklik yokken bu filme kötü adam rolü için Prison Break'in T-Bag'i Robert Knepper uygun görülmüş. Frank, kendisine gelen bi işi, bu işi yapan başka bi arkadaşına yönlendirerek reddediyor. Sonra o eleman yapamıyor işi, diyolar ki sen tamamlamak zorundasın. Takıyolar koluna bombayı, arabadan uzaklaşırsan patlar. Bi kız var arabada, bagajda da iki çanta. Aksiyon başlasın. Meğer bu kız, bi bakanın kızı, bakan da bi şeyi imzalamazsa bu kızı havaya uçuracaklar.. Frank de ordan oraya taşıyo kızı, maksat kilometre yapmak, bi varış yeri yok aslında.
Kızı, Natalya Rudakova diye çok oyuncu olmayan güzel bi Rus oynuyor. Filmde de "Biz Ukraynalıyız, Rusları hiç sevmeyiz" falan diyo..


Sonra bi de, Transporter Special Delivery: Transports in the Real World [2009] diye adı uzun kendi kısa bi devam filmi yapılmış. Bulamadım ama hiç bi yerde.. İzleyemedim. Bulursanız link verin hayrına..

Nassı, Isparta plaka :).. 

Serinin üstünden iki üç sene geçmişken, Besson ve Kamen, dizisini yazdıklarını duyurdular. Ama bu dizide Frank'i Jason Statham yerine Chris Vance oynayacaktı ve tutmayacaktı. İşte 2012'nin sonlarında başlayıp 12 bölüm dayanan bi iş oldu. İzlemedim hiç ama tahmin edebiliyorum ya, Kobra Takibi benzeri bi şey var kafamda. Her bölüm başka maceraya koşarak falan.. Dizide, filmden devam eden Tarconi karakteri var, François Berleand..


Hani ben söyliyim, sonra "Aaa, dizisi mi varmış, hiç duymamıştım" demeyin..

Serinin 4. sinema filmi olacak The Transporter Refueled (2015) çekim aşamasında görünüyor. Frank Martin rolünde Game of Thrones'in Daario Naharis'i Ed Skrein var.. Filmin yönetmen koltuğunda ise Transporter 3 (2008) ve Taken 2 (2012)'de Olivier Megaton'un ekibinde yer alan Camille Delamarre oturuyor. Yönetmen koltuğu da öyle çok rahat falan olduğundan değil ha, söylemesi havalı diye öyle deniyo. Delamarre, Luc Besson'ın yazdığı Brick Mansions (2014)'ı da yönetmiş.

yedi-sekiz hasanpaşa 2014 güncelleme 30.09.14