The Theory of Everything (2014)


Bu filmin Hawking hakkında olduğunu ortalarında falan anladım, bilmeden başlamıştım. Doktora tezini hazırlayana kadar herkes Stephen diyo çocuğa haliyle. İmzasının görüldüğü sahneden sonra beynim hızla çalışıp Hawking hakkında ne biliyosam hatırlattı bana: Zeki, bir bilim adamı, tekerlekli sandalye ve robotik konuşma şeysi. Ne konularda çalıştığına merak edip bakmamışım, eğitim sistemimiz de zaten bunları öğretmez. Adam fizikçiymiş, bir fizik dersinde muhabbetinin geçtiğini hatırlamam. Ulan geyik olsa yine döner. Neyse.


Evrenin genişlediği düşünüldüğünden beri çoğu fizikçi gibi Stephen da "N'oluyo da genişliyo, neden ki?" sorusuna cevap aradı. Bu arada Cambridge'de fizik eğitimi alıyordu ve kendine kozmolog demeyi seviyordu. Çok tatlı bi kızla tanıştı, Jane'le. İyi vakit geçiriyolardı ve Stephen bulmuştu. Evren genişliyorsa, filmi geri sardığımızda küçülecektir ve en başta küçücük bir nokta olacaktır. Parçacık. Tanrı parçacığı. Bi önceki tezinde evrenin sürekli genişlediğini düşünüp tanrıyı inkar eden Stephen yeni geliştirilmiş fikriyle daha çok ilgi görüp, tanrı konusundaki görüşleriyle de Jane'i sevindirmişti.

Bu arada gittikçe ilerleyen bir sinir hastalığı baş gösterdi. Ellleri, ayakları derken bütün vücudu eriyen bir sinir sistemiyle çalışmaya mahkumdu. İlk doktoru 2 sene anca yaşarsın dedi. Fransa'da komadayken ikinci doktoru solunumu kesmeyi önerdi, daha acısız bir ölüm teklif etti ama Jane karşı çıktı ve şu an 73 yaşındaki İngiliz bilim adamı hala düşünmeye devam ediyor.


"Enee bu mu bulmuş onları, hep bildiğim şeylermiş ya.." demekten kendimi alamadım. Lisede misede dediler belki de ben dinlemedim. Adını duyup ne iş yaptığını bilmediğim adamlardandı. Sonsuz Evren, Büyük Patlama, Karadelikler ve kendi adıyla anılan Hawking Radyasyonu falan en önemli çalışmaları..


Filmin hikayesi, Jane'le tanışmadan az önceyle günümüze kadar arasında geçiyo çünkü Jane Hawking'in, Stephen'ı anlattığı kitabından yola çıkılarak Anthony McCarten tarafından yazılmış (En İyi Uyarlama Senaryo Oscar Adayı).
Belgesel çekmeyi daha çok seven İngiliz yönetmen James Marsh, biyografiden de yürüsün bence, yönetimini çok beğendim. Gerçi o oyuncuların başarılı olmalarıyla da yakından ilgili. Prof. Hawking rolünde Eddie Redmayne harikalar yaratırken; Mrs. Hawking rolüyle son zamanların yükselen tatlışı Felicity Jones yeteneklerini ortaya koyuyor, iki oyuncu da Oscar adayı.

En sevdiğim tarafı da, hikaye için Jane Hawking'in kitabından yola çıktıklarını unutmamışlar. Tabii ki 'sürüyle gerçek olmayan şey var' demek istiyorum, kadının gözünden anlatılıyor ve bunu Felicity çok güzel vermiş.

Stephen'ın doktora hocası Dennis Sciama rolünde de Harry Potter serisinin Lupin'i David Thewlis var. En İyi Film Oscar'ı dahil 5 dalda ödüle aday gösterilen filmin bir diğer adaylığı ise En İyi Film Müzikleri kategorisinden; dün gece izlediğim filmin müziklerini hatırlayamıyorum.

Şöyle ilginç bir fotoğraf buldum, yönetmen James Marsh ceketle mi çalışıyomuş sette?!


Stephen'ın babası, Jane'e "Hangi ressamları seversin?" diyo, kız da "Turner mesela.." diyo.. Adam durur mu, yapıştırıyo cevabı: "Turner'ın resimleri yağmur altında kalmış gibi geliyo bana, hahha!.." diyo.. Turner'ın hayat hikayesi de bu sene film oldu. Mr. Turner (2014) biraz sıkıcı olsa da izlenebilir, teknik anlamda başarılı bir film. Bu iki filmin küçük bir ortak noktası da Alice Orr-Ewing'in rol alıyor olması, küçük roller ama..


Sıralı Tam Liste: Oscar 2015

09.02.15