Chaplin (1992)



SAHNE I
Kapı açılır ve Şarlo silüeti belirir. Bir adım atar ve üzerinde kocaman el yazısıyla filmin adı 'Chaplin' yazar. Sonra yazı kaybolur ve silüet içeri girer, kapıyı ayağıyla kapatır. Işıklı makyaj masasına oturur, Genç Charles'ın yüzünü görürüz, dramatik bir müzik eşliğinde makyajını temizleyecektir ve görüntü üzerine kadrodakilerin isimleri yazacaktır. Bastonunu masaya dayarken, ayakkabısını, şapkasını, ceketini ve takma bıyığını çıkarıp yerine koyarken detay planlar görürüz. Yüzüne krem sürer ve makyajını silmeye başlar. Göz makyajını silerken yüzüne simsiyah boya bulaştırır. Aynada kendi görüntüsüne dalar. Bu sırada dış seste editörüyle konuşmasını duyarız. 
  Editör: Haydi Charlie, dertlenmeyi bırak. Bunu çözmeliyiz. Umarım arkadaşlığımız bozulmaz. 
  Yaşlı Charles: George, bu kadar melodramatik olma. (Güler) 
  Editör: Bu senin otobiyografin Charlie. Ve editörün olarak bazı bölümlerde belirsizlik olduğunu söylemem gerek. Mesela, annen. Ne zaman kötüleşmeye başladı durumu?  
  Yaşlı Charles: Bunu söylemek zor. (Duraklar) İyi olduğu zamanlar çok iyiydi, hiç anlamazdın...
[dramatik geçiş]

SAHNE II
Charlie'nin küçüklüğü karşımızdadır; kıvırcık ve neredeyse tombik bir çocuktur. Annesi sahnede şarkı söylerken Charlie kenardan ona mırıldanarak eşlik eder. Balkon locaları olan süslü bir salondur. Seyircilerden bazıları sahneyle ilgilenmez, salonda bir gürültü hakimdir ve bu da o dönemin eğlence kültürünü gösterir. Görüntü üzerine: <Aldershot, England 1894> yazar.Bayan Chaplin şarkının bir kısmını karıştırır ve seyirci hatayı hemen anlayıp sinirlenir. Seyircilerin tepkisi sahneye bir şeyler atmaya varınca sahne amiri kadını kenara çağırır ve kendisi çıkar. Seyirciyi sakinleştirmeye çalışan adamın hemen arkasından Charlie sahneye atlar, adamı paçasından çekiştirir. 
  Çocuk Charles: Şarkı söyleyebilirim efendim. Ben söyleyebilirim. 
Seyirci çocuğun halini çok sevimli bulur. 
  Şişman Seyirci: Bırak söylesin, lanet herif, bırak çocuğu, hahahah... 
Sahne amiri mecburen kabullenir durumu, Charlie'ye adını sorar ve onu takdim eder. 
  Sahne Amiri: Hanımlar beyler, kısa zamanda çok masraf yaparak sizin özel beğenilerinize sunuyoruz. Karşınızda Charles Chaplin! 
Charles sempatik dansıyla şarkısını söyler ve çok alkış alır.  Günü kurtarmıştır. Annesi sahne kenarından ne hissedeceğini bilmeden Charlie'yi izler.
[kesme]


Belki de hiç böyle değildir, belki de senaryoya hiç bağlı kalınmamıştır ama gösterilen bu. Çok seviyorum izlediğim filmlerin senaryo üzerindeki hallerini görmeyi. Tümden gelim oluyor bu. Güzel bir pratik, eğlenceli antrenman senaryo yazanlar için. Bu senaryo William Goldman'ın da aralarında bulunduğu dört kişilik bir ekibin ürünü, büyük ölçüde Charlie Chaplin'in otobiyografisinden yararlanılmış. Yönetmen ise Richard Attenborough; Gandhi (1982) ile En İyi Film ve En İyi Yönetmen Oscarlarını aldıktan sonra bu proje için en güvenilir isimlerden olmuş belli ki. Filmin en önemli diğer kozu da Robert Downey Jr. tabii ki. Böylesine değerli bir hayat hikayesinin kaliteli bir film olması için her şey yapılmış ve başarılmış. Benim en sevdiğim filmler arasındadır, 18 kez falan izlemişimdir.

Chaplin benim hiç ilgimi çeken biri değil, diyebilen var mıdır acaba? Sanatı, hayata bakışı, yoktan var oluşu.. Gandhi'den bile daha değerli bence.. Hadi geçtim hikayeyi, uzaylısınız diyelim, Robert Downey Jr.'ın yeteneğini, her yerde göremeyeceğiniz muhteşem performansını göz ardı edemezsiniz herhalde. Akrobatlık eğitiminin (bkz.)bu rolü almasındaki en önemli etken olduğu ise az bilinir, çok hissedilir. Sahne komedyenliğiyle başlayan ve sinemanın keşfiyle oyunculuk, yönetmenlik ve yapımcılığa uzanan macera.. Sayısız aşk ve olaylı ilişkiler.. Vatan hainliği ve şövalyelik..


Filmde Charles'ın annesi rolünü, gerçek hayatta Charles'ın oyuncu kızı Geraldine Chaplin oynuyor. Filmde dikkat çeken diğer isimler, Anthony Hopkins, Diane Lane, Moira Kelly, Marisa Tomei ve çıtır Milla Jovovich..

Filmin ilginç noktalarından biri, o sene gerek eleştirmenlerden gerek seyircilerden tam not alan Robert Downey Jr.'ın önemli törenlerde ödüllendirilmemesiydi. Oscar'da En İyi Sanat Yönetimi, En İyi Müzik ve En İyi Erkek Oyuncu adaylığı olan filme ödül gitmedi, Golden Globe da bi şey vermedi. Sadece BAFTA kazanan Robert Downey Jr., Amerikan ödül sistemine tepki olarak oyunculuğu bıraktı. Yok, yok bırakmadı ama bi inceden skerler yapacağınız işi deyip saldı azıcık, çünkü gayet şımartılmış bir adamdı o zaman kadar. Bundan sonra performansı ve yer aldığı projelerin kalitesi düştü. Ünü de ha gitti ha gidecek oldu, alkol, uyuşturucu falan; çöküş dönemi yani... Sonra Marvel riske girdi, Iron Man'lik macerası başladı ve olan oldu.. Hatta Tropic Tunder (2008)'la -bak absürt komediyle- bir kez daha Oscar'a aday oldu ama yine vermediler..

Öyle işte, benim çok sevdiğim bir filmdir, tamam kusursuz film değil ama çok güzel.. 9/10..

150117