Cafe Society (2016)


Geçen ay, vallaha fırsat bulmak için çok kastım ama gidemedim. Artistlik olsun diye demiyom lan.. Geçen okuduğum bi yazıda bu 'işten güçten fırsat bulup da izleyemiyoz ki' tayfasına laf sokuyordu bir genç yazar.. Harbi film izleyicisi izlemek istediği film varsa sabahın körü seansı da olsa kalkar gider diyodu. E haklıydı da, eskiden zaman yaratırdım gerekirse ama bu aralar var bi hımbıllık üstümde.. Neyse, izleyemedim yani bunu sinemadayken, hop bir ay sonraymış meğer kısmet, torrent..


Woody Allen'ın teknik olarak kötü filmlerinden.. Hikayesi tatlı aslında ama daha güzel finallense daha güzel not alırmış benden.. Ama yine eğlenceli film canım, müzikleri -özensiz ama- güzel, atmosferi sevecen, karakterler sıcak, espriler dozunda.. Kristen Stewart'ı sevdim aslında bu rolde, Steve Carell da yakışmış Woody hikayesine, ikisi de ilk defa Woody Allen filminde bu arada ama Jesse Eisenberg, To Rome with Love (2012)'la beraber ikinciye çalışıyor efsane yönetmen ile..

1930'larda geçiyor hikaye. New Yorklu Bobby, baba mesleğini devam ettirmek istemeyen bir genç. Hollywood'da film yapımcısı dayısının yanına giderek o sektöre girmek niyetinde. Dayısı, evli ama sekreteriyle gizli aşk yaşayan, alemin şartlarına ayak uydurmuş bir adam. Sekreter kız Vonnie, o ortamda kendi gibi kalmayı başarmış nadide bir güzellik ve ilk görüşte Bobby'yi kendine aşık ediyor. Dayı-yeğen-sekreter kız üçgeninde bir aşk hikayesi..


Tatlı yan rollerdeki kıymetli isimler ise, ilk defa Woody Allen'la çalışan Blake Lively ve Anna Camp güzelleri.. Ve Midnight in Paris (2011)'te muhteşem Hemingway performansıyla gönüllere taht kurarak ikinciye Woody'yle çalışan ve niceler çalışmasını istediğim Corey Stoll..

Filme puanımı 5 olarak açıkladıktan sonra Woody Allen'ın hayatında ilk defa yaptığı televizyon dizisinin de haberini vermek istiyorum: Crisis in Six Scenes (2016) dizisi altı bölüm olarak çekildi ve 30 Eylül'de yani on gün sonra yayınlanacağı duyuruldu. Heyecanla beklemeyip n'apacaz?!

200916