Iron Man Three (2013)


Uzun yazı sevmeyenler için kısa kesiyorum: Çok güzel film, gayet eğlenceli ve aksiyon dolu bir 2 saat 15 dakika geçirmek istiyorsanız kesin izlemelisiniz. Evet, bu kısa sevenler içindi. Şimdi dahası geliyor..


Aylar öncesinden, önce yönetmeni ve kadrosu belirlendiğinde sonra fragmanları dönmeye başladığında heyecan sürekli artıyordu. İlk iki filmin yönetmeni Jon Favreau, İkinci filmle bekleneni veremediği için eleştirilmiş ve kendisi üçüncü filmde yönetmenlik yapmayacağını açıklamıştı. Ki bence film kötü değildi sadece ilki kadar etkileyici bir hikayesi yoktu. Ama zaten bu tarz serilerde ilk filmin avantajı vardır, kahraman doğar. Favreau da zaten Iron Man (2008)'de neler yapabileceğini göstermişti. Ayrıca, filmlerde ufak da rolü olan Jon'un bu üçüncü filmde, Tony'nin intikam isteme sebebi olarak rolü büyüyor. Ve bir yandan Iron Man'li Marvel filmlerinin 'executive producer'ı olarak da projede yer alıyor. Yani sadece yönetmenliği bırakmış, kime bırakmış Shane Black'e.


Shane Black daha önce Robert Downey Jr.'lı Kiss Kiss Bang Bang (2005) filmini yönetmiş bir abimiz. İkinci yönetmenliği olan Iron Man 3 (2013)'le de gayet başarılı olduğunu söyleyebilirim. Senaryoyu ise şu an Sherlock Holmes'ün yeni filmini yazan Drew Pearce ile beraber yazmışlar. Çizgi roman hayranlarını etkilemek için yarattıkları bir karaktere Mandarin ismini koymuşlar (çizgi romanda ki Mandarin'le çok alakasız). Bu duruma üzülen, hayal kırıklığı yaşayan arkadaşım oldu. Ben çok etkilenmedim çünkü Marvel'i sinemadan takip edenlerdenim.

"Kendi düşmanımızı kendimiz yaratıyoruz, sonra onu yok edip kahraman oluyoruz" diyor Tony. Bütün film boyunca da -dünyaya hakim olan terörizm, Amerika'nın işidir ve dünyayı ondan kurtaracak olan da yine Amerika'dır- çerçevesinde hikaye. Evet alt metinler biraz siyasi hatta ne altı açık açık repliklerde yer alıyor bunlar. Ama beni rahatsız etmedi açıkçası. Görselin güzelliğine kapılmıştım.


Bir gün önceden, gece seansına, IMAX salonda, en güzel yerden biletlerimizi aldık. Iron Man tişörtümü de giydim maça gidiyormuşçasına. IMAX, image maximum anlamına gelen bir kısaltmadır. Çekimi zahmetli (maddi ve teknik anlamda), salonu azdır. Türkiye'de AnkaMALL, İstinyePark ve MarmaraPark'taki Cinemaximum'larda izlenebilir. Bu baya reklam oldu ama olsun yani çok güzeldi. 3D filmin rahatsız ediciliği, baş ağrıtıcılığı yok. Gözlüğü hafif, koltuklar rahat, görüntü şahane..


Guy Pearce ve Ben Kingsley'in düşman safında yer aldığı filmde kadın karakterlerimiz de dikkat çekiyor: Botanikçi Rebecca Hall ve aşırı derecede hayran olduğum ve bu filmden sonra daha da beter olduğum Pepper, Gwyneth Paltrow. Yarbay Rhodes'ın, hep ilk filmdeki gibi Terrence Howard olmasını isterim ama Don Cheadle. Ve Harley var tabii, ufaklık; Ty Simpkins. Tony Stark zaten Robert Downey Jr.


Fragmanlardaki o gergin hava filmde çok yaşanmıyor. Eğlencenin dozu iyi ayarlanmış. Ben daha dram bir hikaye bekliyordum ve beğenemeyeceğimden korkuyordum. Ayrıca filmin yönetmen değiştirdiği Happy Hogan'ın rolünün artmasından ve film müziklerinden hemen belli oluyor.

Son olarak: Gayet uzun olan film bittiğinde, salonun yarısı kalkmayıp jeneriği izledik. Demek ki hakikaten sağlam Marvel'cılar ile izlemişim filmi. Beklediğimize değdi ve 30-40 saniyelik bir film daha izledik. Filmde de en en beğendiğim sahne Jarvis'in, derin bir nefes alın, deyip Tony'yi sudan çıkardığı sahne. Bir de Tony'nin parçalı zırhı denerken dans ettiği sahne..


05.05.13 03:03